İlk bakış açısına göre, hedefe ulaşma ‘sorunu’ bir durumdan (şu an bulunduğunuz nokta) başka bir duruma (olmak istediğiniz nokta) geçmektir. Burada hedef, her zaman, kendinizi nasıl hissettiğiniz ya da içinde bulunduğunuz durumun yanı sıra, fiziksel ya da maddesel bir anlamda gerçekleştirmek istediklerinizi içeren bir pakettir. Örneğin, o önemli raporu zamanında hazırlamakla, muhtemelen iyi bir iş başardığınızı hissetmek ve bunun takdir edileceğini, belki de ona göre hareket edileceğini bilmek istiyorsunuz. Hedefiniz, sadece fiziksel bir belge olmaktan çok, gerçekten daha ileri bir sonuç -bir politikanın uygulanması ya da bir yatırım önerisinin kabul edilmesi- ve onun başarısının size getireceği kişisel doyum da olabilir. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Başarmak üretmektir. Üretmiyorsanız başarılı olamazsınız. Her başarının içinde, var olmanın ayrı bir hikâyesi yer alır. Tüm başarıların ortak bir özelliği, içlerinde güçlü arzu barındırmalarıdır. Başarı büyükse ona yol açan arzu da büyüktür. Ne kadar başarılıysanız o kadar arzulusunuz. Küçük arzuyla bir mektup, büyük arzuyla bir kitap yazarsınız. Bugününüz geçmişteki arzularınızın eseridir, geleceğinizi de bugünkü arzularınız belirleyecek. Geleceğimizi başka hiçbir şey değil arzularınız belirler. Yaptıklarınız, yapmadıklarınız; yapacaklarınız ve yapmayacaklarınız yani her şeyiniz, yani tüm kendiniz arzularınıza bağlı. Üreteceğiniz her şey ne istediğinize, nasıl ve ne kadar istediğinize veya istemediğinize bağlıdır. Kâinattaki tüm güç ilişkileri arzu kanuna dayanır. Arzu, manevi gücün doğduğu kaynaktır. Ne kadar çok arzuya sahip olursanız o kadar güçlü olursunuz. Yani arzu ne kadar şiddetli ise sonuç o kadar güçlüdür. Bir Batılı düşünür şöyle der: ‘Duygula